21 Nisan 2012 Cumartesi

Eğlence!

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) gülmekten ve güldürmekten çok müslümanların dertleriyle dertlenirdi. İslâm ise "herkes kendi işine baksın" sözünden uzaktır.. Aslolan müslüman kardeşinin eksiğini kırmadan söylemektir. Aksi durumda Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) torunları Hasan ve Hüseyin in o zâta abdesti öğretmesi dahi yararsız olurdu.
Eksiklerimiz belki dünyadaki müslüman kardeşlerimizin eksiklerinin toplamından fazla olabilir. Lâkin uyarmak için evliya olmaya gerek yok... Ve evet, bence müslümanın bu devirde düşünmeyi bırakıp eğlenmeye hakkı yoktur. Dünya genelinde müslüman halka yapılan bu kadar zulüm varken, kardeşlerimiz Irakta, Filistinde kıtır kıtır kesiliyorken ""eğlenebilmek"" düpedüz vahşettir!
Müslüman tabi ki gülebilmeli, eğlenebilmeli ,fakat gerekli şartları oluşturabildiğimiz zaman.
Asr-ı Saadet gibi...
___________________________
Muhakkak en kötüsü, 'bildiğini sanmak'tır.

19 Nisan 2012 Perşembe

Hafakan 28

Bir kez daha anladım ki; insanların ne nefsini köreltmek gibi bir dertleri var, ne de varoluş amacını yerine getirebilmek gibi bir kaygıları.

Canlı müzik, sıcak kahve, soğuk limonata, pembe köşklerde yenen köfteler, sosyal ortamlarda kızlı erkekli muhabbetler, kpss, memuriyet, muhteşem yüzyıl, survivor, futbol maçları, makyaj yapmak, kendini millete beğendirmek, şık giyinmek, vs..vs..vs.. insanın önemli gördüğü şeyler listesinde İslâm'dan önce geliyor...
öyle değil denilse bile öyle...

Bırakın ibadet etmeyi, bu dünyaya neden geldik diye zerre kadar düşünmeyen insanların, Ramazandan Ramazana ALLAH adını telaffuz eden bayanların, Cumadan Cumaya namaz kılan erkeklerin; dinini tam manasiyle yaşamaya baş koymuş insanlarla aynı kefeye konulacaklarını düşünmeleri, ALLAH'ın adaletinin eksik olduğunu savunmak değildir de nedir!

Muhakkak en kötüsü 'bildiğini sanmak'tır.